|
|
|

- Diyarbakır denilince surlar gelir akla...Surlar denilince Diyarbakır...
Ve, Diyarbakır’da Sur demek; “taş”la, “düş”ün; “geçmiş”le “gelecek”in iç içe geçmesi demektir.
Derler ki dünyanın gelmiş geçmiş en uzun surları Çin Seddi’dir. İkincisi Antakya’da, üçüncüsü İstanbul’da, dördüncüsü Diyarbakır’dadır. Oysa onların çoğu Diyarbakır Surlarının gölgesinde kalır. Diyarbakır surların diğerlerinde olmayan bir çok üstünlüğü vardır. Çünkü o surların hiçbiri bu denli yüksek ve heybetli değildir; hiç biri yazıtları ve burçlarıyla bu denli zengin ve görkemli değildir.
Surlar yüzyıllar boyunca Diyarbakır’a kanat germiş, onu çepeçevre sarmış-sarmalamış, koruması altına almıştır. Geçmişin geleceğe aktarılmasını sağlamıştır. Tarihi geleceğe bağlayan “açık hava müzesi” dir adeta.
Üzerinde yükseldiği bazalt platonun şekline kurulmuş olan ve tepeden bakıldığında bir kalkan balığına benzeyen Dışkale, çağlar boyunca yönetim merkezi olarak işlev üstlenen İçkale ile ahenkli bir biçimde oluşturur. Günümüze ulaşan Diyarbakır surlarının uzunluğu yaklaşık olarak 5.5 km’dir ve 1700’e ve 1300 metrelik bir alanı kuşatır. Surlar üzerindeki 82 burç bedenleri birbirine; dört ana kapı ise eski Diyarbakır’ı dünyanın dört bir yanına bağlar.
İçkale’ye eklenerek genişleyen Dışkale surlarına ilk taşların 346-349 yıllarında Roma İmparatoru II.Constantinus döneminde konulduğu tahmin ediliyor. Daha sonra bölgeye egemen olan Bizanslı, Abbasili, Mervanlı, Selçuklu, Artuklu, İnallı, Nisanlı, Eyyübi, Akkoyunlu ve Osmanlılar; Romalıların koyduğu taşların üzerine yeni “taşlar” koymuşlarsa da, kültürlerin birbirinin üzerinde yükselmesi Diyarbakır surlarının temel mimari karekterini bozmamıştır. Ancak her kültür, surlara kendi kimliğini nakşetmeyi ihmal etmemiştir. Özellikle burçlar üzerinde yer alan değişik dillerdeki yapım ve onarım belgeleri olan yazıtlar ve güneş, yıldız, çift başlı kartal, aslan, kaplan, boğa, at, akrep gibi evrenden ve doğadan öykünülen kabartma motifler ve kültürlerin “düş”lerinin “taş”lara nakşedilmesidir.
Surları savunmanın bir nesnesi olarak yükselirken; yazıtlar ve motifler ise, bu kültürlerin kimliklerini ve sanatsal düzeylerini bir mesaj olarak çağlar ötesine taşıyan ve “kimlik kartı” sayabileceğimiz birer simgedir. Adeta silahın
- yada savunma gücünün önüne geçerler.
|
Bugün 7 ziyaretçi (16 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|